Yazılım teknolojisinin muazzam bir hızla ilerlemesi, yapay zeka, görsel, ses ve komut tabanlı fonksiyonların çığır açan seviyelere ulaşmasıyla birçok kişiyi heyecanlandırıyor. Ancak bu gelişmeler, bazıları için oldukça heyecan vericiyken, bazıları için korkutucu bir durum olarak algılanıyor. Son zamanlarda popülerleşen ChatGPT ve benzeri gelişmeler, yazılım alanında gerçek bir domino etkisi yaratıyor.
Yazılımsal gelişmeler, küçük programlardan tarayıcı eklentilerine kadar birçok alanda etkisini gösteriyor. 2023’e dair gelecek projeksiyonları, yapay zeka teknolojilerindeki gelişmelerin yanı sıra, no code/low code yaklaşımının ön plana çıkmasını ve bulut platformlarının yaygınlaşmasını öngörüyor.
Yapay zekâ (AI), günümüzde iş süreçlerini optimize etmek, veri analizi yapmak ve sürekli olarak kendini geliştirmek üzere insan zekâsını taklit eden sistemleri içerir. Müşteri sorunlarını anlamak ve tatmin edici cevaplar vermek için yaygın olarak kullanılan bir seçenek haline gelmiştir. 2023 itibarıyla, ChatGPT ve benzeri yazılımların ortaya çıkması, yapay zekânın yazılım geliştirme süreçlerine önemli katkılarda bulunacağını göstermektedir.
Verimliliği artırmak ve hızlı yazılım geliştirmek için no code/low code yaklaşımı daha da yaygınlaşacak gibi görünüyor. Yazılım geliştirme süreçlerinde önemli bir değişim yaratan bu yaklaşım, daha az kodla daha hızlı ve etkili çözümler üretmeyi amaçlar.
Bulut platformlarının yaygınlaşması, yazılım geliştirme süreçlerini daha esnek ve uyumlu hale getiriyor. Özellikle gelişmiş depolama birimi, yüksek hız ve güvenlik avantajları, bulut sistemlerini işletmeler için cazip kılıyor. Gartner’a göre, işletmelerin 2027’ye kadar kritik iş girişimlerinin yarısından fazlasını bulut platformlarına taşıması bekleniyor.
Gelişmiş gözlem ve analizler, veri işleme kapasitesinin artmasıyla birlikte önem kazanıyor. Bu, işletmelere daha önce görülmemiş büyüklükteki verileri daha etkili bir şekilde değerlendirme ve geleceğe dair tahminlerde bulunma yeteneği sağlar.
Sürdürülebilir teknoloji, yazılım geliştirme süreçlerinde çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri göz önünde bulundurarak hareket etme ihtiyacını ortaya koyuyor. Mikro ölçekli yazılımların sürdürülebilirlik açısından önem kazanması, her bir yazılım modülünün kendi amacına uygun olarak entegre edilebilir ve ölçeklenebilir olmasını gerektiriyor.
Bu yazılım trendlerine ek olarak, yapay zekâ uygulamalarının ve no code/low code yaklaşımının yazılım geliştirme süreçlerine daha fazla entegre olması, 2023’ün yazılım sektöründe dönüştürücü bir yıl olmasını sağlayabilir.